16 Ağustos 2017 Çarşamba


     Kendimi, takipçilerinden biri Alişan'a kıro diyince şiddetle karşı çıkan Çağla Şikel gibi hissediyorum.Hayatım yanlış insanları korumak ve savunmakla geçti.Artık yapar mıyım, asla.Ağzım yeterince yandı,bu saatten sonra yalnızca soğuk içecekler.Su da dahil, malum bazı şeyleri o olmadan hazmetmemiz hayli zor.Hava da sıcak iyi gider.

         Bazen o kadar bitip tükeniyorum ki sihirli annem Betüş gibi zamanı dondurmak, birkaç yıl öyle tek başıma kalmak istiyorum.Çocukken masumca hayalini kurduğum şeyin hâlâ dileklerim arasında olması garip geldi ki birçoğu öyle.

         Neyse bugün dert yanacağım konu nefes alıp vermemi ruhsal olarak zorlaştıran mevzular.Öyle aşk acısı veya maddiyat gibi şeyler değil.Düşündükçe sızladığım,gözümü açsam da kapatsam da kaybolmayan,günden güne beni bitiren ama asla yok etmeyen şeyler.Hayır yani öyle dendiği gibi meditasyonla terapiyle geçecek olsa amenna.Ama bunlar başka boyut tasalar,öyle çöp gibi buruşturulup atılmıyor.Ağırlığı günden güne artıyor ne yazık ki. Hâl böyle olunca da güvendiğim dağlara kar mı yağmış,sırtımda hançerler mi birikmiş aman gelecek kaygısı tepeme mi çökmüş pek düşünmeye vakit kalmıyor.

          Beynim kötü kalpli zalim birilerinin elinde ve katiyyen bırakmıyorlar.Çaresizim,uyuyamıyorum.Kahvemle bakışıyorum şu an onun da pek yardımı dokunmuyor.

         Sevgiler,yetimhanede her gün anne şefkati rüyası için uyuyan masum çocuklarımıza.
                     




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

On Beş Mayıs

  Acaba hakaretsiz kötü sözsüz nasıl yazarım, üslubumu sakin bir ölçüde nasıl tutarım şeklinde uzunca düşündükten sonra konuşmaya karar verd...