19 Şubat 2020 Çarşamba



      İnsanlar neden böyle ya? Sosyal medyada bin çeşit tuhaf hareket var birçoğuna artık alıştık ama bunu neden yapıyorlar asla anlayamıyorum. Her popüler olay hakkında, bilgisi olsa da olmasa da mutlaka konuşmak, etkileşim getirecek HER şeyle bir şekilde alakadar olmak. Yetmezmiş gibi, sürekli olarak, fikirleri kabul gören kişilerin içeriklerini çalmak. Hem komik hem de fazlasıyla acınası. Bi süre sonra insan görmeye katlanamıyor artık.


       İnsanlar beni ben olduğum için sevsin/olduğum gibi kabul etsin demek yerine, en çok hangi fikir tutuluyorsa onu savunayım, sevilen şeyleri seviyor gibi gözükeyim, bir şey tepki aldıysa muhakkak ben de eleştireyim. Ama tabii ki kendi cümlelerimle değil, çünkü benim bu konuda bi fikrim yok ki. Benim bu konuda fikrim yok! Mecbur başkalarının yazdıkları arasından özenle birkaç tanesini seçip, kullanılan kelimelere kadar araklayarak harmanlayacağım. Sonra gelsin etkileşimler, haklısın canımlar, alkış emojileri.. dakjhdwfkjfh

       İşin kötüsü bi yere kadar kimse fark etmeyebilir, iyi, akıllı, duyarlı, bilgi, zevk sahibi sanılabilir bu kişiler. Sanılıyor da, bizzat şahidim. Ama sonra aydınlanmalar başlıyor. Kimse kör değil ki be. Herkes salak mı da anlamayacak bunu. Biz onlar adına utanmaya başlıyoruz ama onlar asla çekinmiyor yapmaktan. Ya hiç utanmaları yok, ya da vazgeçemeyecek kadar zavallılar. Öyle var olmuşlar çünkü. Ya kendilerine ait hiçbir şeyleri yok, ya da hepsini unutmuş yok etmiş kaybetmişler bir şekilde.

       Çok kötü, ondan bundan onay alacağım, çok rtleyecekler, sırf hemfikiriz diye beni sevecekler ya da arkadaşlık kuracaklar diye böyle yapmak gerçekten çok kötü. İnsanların duymak istediklerini söyleyerek sağlıksız takdirlerini kazandığın için veya yalnızca etkileşim için alakalı alakasız her şeyden bahsedip içerik üreterek mutlu olmak baya ilginç.

       Bilgi olsa, bir şekilde tahammül edilir. Hani nesnel bir şey, herkes ulaşabilir, paylaşabilir dersin. Ama bunlar kişisel görüş, yorum ya hu! İki üç kez aynı noktada rast gelmek de anlaşılabilir. Ama her konuda her şeyde aynı düşünmek? Yok artık. Orada bi dur derler artık adama. Kendini daha fazla rezil etme falan.. Ama kimse demiyor herhalde, dense böyle olur muydu, bilemiyorum belki de olurdu. İyi forumlar

8 Şubat 2020 Cumartesi



Hayatı, söylendiği gibi ciddiye almamak veya basit yaşamak mümkün mü acaba? Sık sık bu konuyu düşünmeme sebep olacak şeyler yaşıyorum ki normal olan da bu, sanırım. Hem inanılmaz derecede heyecan verici ve güzel olan, hem de korkunçluklarla dolu ve rezalet şeyleri barındıran bir şeyin içinde yaşıyoruz. 

Bilmiyorum ne yapmalı, nasıl anlamalı, nereden bakmalı, ne için uğraşmalı. Zaten şu anda az evvel yazmaya karar verdikten sonra başından kalktığım -neden yaptıysam- ve sonrasında unuttuğum cümleme üzülüyorum. Her biri mühim çünkü, benim için bir şeyler ifade ediyor. Neyse.

Etkisinde kaldığım/ız sayısız şey varken kendi fikrimi nasıl kesin şekilde bulabilir veya bunun benim için doğru, akla uygun olduğunu iddia edebilirim. İçinde bulunduğum çağın hızına ve kalabalığına maruz kalırken kovaladığım, kaçtığım, yetişmeye/yok etmeye çalıştığım onca şeyin arasında, ya da etrafında, hiç yoksa yakınlarında savrulup dururken yere sağlam basıp "evet, şu şudur" diyebilmek nasıl mümkün olsun ki. 

İnandıklarım bile kendi içlerinde şiddetle çatışırken, hangi birinin neresinden tutup da bağlanacağımı nereden bileyim. Yahut kendimce büyük gördüğüm hemfikir olmaların esasen ne kadar ufak olduklarını ve bana rahatlamış, iyi hissettiren o sözcüklerle cümlelerin nasıl yanılsamalar olduğunu fark etmemin yaşattığı tatsızlığı nasıl tarif edeyim.

Herkes hem bu kadar aynı hem de bir o kadar farklı, eşsizken, her biri birbirinden farklı yüz binlerce kötülüğün, çirkinliğin karşısında, neyi nasıl yapacağıma karar vermek hayli zor. Öğrenmek istediklerimin handikapları, aklımızın sınırları ve hayat şartları derken düştüğümüz, düşüp kaldığımız çukurun içinde ne yapacağını bilmez halde ordan oraya dolaşmanın neye faydası var.. Üstelik o çukurların, kimileri için saray olduğunu bilmenin doğurduğu sancılar ve akabinde gelen pişmanlıklar, sorumluluk hissedilen şeyler de daima peşimizde.

Aklıma geldi, dünyayı ele geçirenler uydurma tırışka meslekler mi yoksa bunlar sahiden işe yarar, "gerçek", "etkili, iyileştirici" eylemler ve yöntemler mi? Meditasyon yap içsel yolculuğuna çık ve boktan her şeyle mücadele etme gücüne sahip ol, binlerce bitkiyi taşı enerjiyi araştır ve kendine cadı, cart curt uzmanı vs bile diyen kişilerin peşinden git, telkin yöntemler bilmem ne eğitimleri ve en dandiğinden iki üç seans kişi ya da kurumla geçirilen vakitten sonra işin ehli belgesi/unvanı verilen şeylerin erbabı ol.. N'oluyo abi, hayırdır nereye gidiyoruz. 

Herkesin algı dünyası farklı olmasına rağmen, aynı gerçeklikte yaşadığımızı neden inkar ediyoruz. Aynı sokaklarda yürüyüp aynı yerleri gezerken, aynı şeyleri görürken neden birileri yalan yanlış bilgiler ya da zırvalar eşliğinde gülüşler saçıyor ekranlara? Daha hepimizin elinde olan akıllı cihazların teknolojisine bile hakim değilken uğraşılan şeylere bak. Kaç kere düşündün bu dokunmatik sistem nasıl işliyor diye, orasını burasını çevirip baktın, bunun ne derece bir şey olduğunu, nasıl üretildiğini hiç mi merak etmedin? Neden tek yaptığı saatlerce instagram ve youtubeda moron gibi vakit geçirip tüketmek olanlar ve onlara bu içeriği sağlayan, normalde yağmayacağı şeyleri kamera yani para için yapan, iş yaptığını sanarken günlük yaşamını en ortasından baltalayıp her şeyi çatırdatan ve bir süre sonra her şeyden uzaklaşan, benliğinden uzakta kaybolan bu kadar çok insan var?

Üretmek çok mu zor, bir yerden başlamak gerekmez mi? Hep başkaları yapsın biz izleyelim mi? Şahit olmanın hissi bizzat dahil olmayla hiç yarışabilir mi? Herkes farklıdır ama herkes aslında aynıdır. Her şey çok basit ve karmaşık. Her şey mümkün ve tabii ki imkansız. Her şey çok kötü, aynı zamanda harika. Sonsuz şekilde visa versa. Kıyamete ne zaman kavuşacağız acaba..

On Beş Mayıs

  Acaba hakaretsiz kötü sözsüz nasıl yazarım, üslubumu sakin bir ölçüde nasıl tutarım şeklinde uzunca düşündükten sonra konuşmaya karar verd...