İnsan bazen düşüncelerini aktaracak doğru platformu bulamıyor ve o zaman hatırlıyor bu eski dostu. Yaklaşık iki yıl önce, yine siyasi bi gündemden sonra için dolup taşınca yazmışım en son. Canım Türkiye'm, en hararetli yönü hiç değişmiyor bildik bileli. Geldik yine burdayız. Bu bi akademik essay olmadığı için eli yüzü düzgün bir girizgaha mecburiyetim yok, ama yine de bi parça anlaşılır olması için uğraşıcam gibi gözüküyor.
Kafam yine karışık. Bir sürü şey geçiyor zihnimden. Bu sefer bu karışıklık cetvelinde kalben yakın olduğum taraf beni de şaşırttı ama. Tabii ki bunun için sebeplerim var, kendimi kendime açıklayabiliyorum. Meselenin yalnızca diploma olmadığını, açılan terör bağlantısı/desteği soruşturmalarını bildiğim halde, (inanın bilmeyen sayısız insan gördüm ve bu üşengeçliğe şok oldum, üç beş post fazla kaydırsa bile illa ki denk gelirdi ama kolaya kaçmaktan rahatı yok nasılsa. nası bi kolaylıksa bu cehalet sevdası.. neyse) belli bi zaman öncesine kadar -ki hala belli başlı olaylarda aynısını savunurum- polise kalkan eller kırılsın düsturuna sahip biri olduğum halde, Ekrem'i zerre sevmediğim, zerre güvenmediğim halde, artık ota boka kullanıldığı için anlamını yitiren ama aslında hem var olan hem de varlığı büyük önem teşkil eden provakatörler yine her zamanki gibi bolca olduğu halde, ve daha bir sürü şey.. Ben niye cetvelin soluna kaymışım?
Adım adım gidelim, inşallah dağılmazsam. Öncelikle bu kadar genci sokakta görmek, bu kadar gencin ses çıkarması, büyük bir kısmının mesele İmamoğlu değil, Özgür Özel zaten hiç konuşmasın tadındaki duruşu inanılmaz şaşırtıcı. Bu kolektif bir bilinç midir, içgüdüsel bi atak mıdır, dayanacak gücü kalmamışların ufak bi kıvılcım bekleyen isyanları mıdır bilmiyorum, ama her ne olduysa güzel oldu. Ve sürdü de, sürüyor hala. Ciddi anlamda haksızlığın adaletsizliğin her türlüsünden, krizlerden, bu ülkede bu çağın insanı olmaktan bıkmış herkesin içten, samimi duyguları gibi hissettiriyor.
Sıra poliste. İşini hakkıyla yapan insan sayısı mı azaldı, verilen yetkilerin mi ucu kaçtı, eline güç geçen kafayı mı yiyor belli değil. Belli olan ne biliyo musunuz? Yüzü yaralanmış çocuklar, alanı dağıtmak için abartılan bibergazları bilmemneler, eylem yapmak ANAYASAL HAK olduğu halde sonrasında gözaltılar için alınan kamera kayıtları. E sen bekçiye bile ebemin nikahı kadar imkan ve maaş verirsen böyle olur. Sen böyle yaparsan bu insanlar tabiki direniş uzmanı olur. Tabii ki en güvenli şekilde orada bulunmayı, sonrasında oradan ayrılmayı, yolu yordamı, gerekenleri öğrenir ve öğretir. Tabii ki örgütlenir ve kitleler zamanla kendisine kataa kataa büyür.
Elbet bi sınırı var gücünün. Herkesten ve her şeyden büyük değilsin. Sen de azala azala bitersin. Bitmen yüzde yüz hayra sebep olacağından da değil ha, diğer seçeneklerimiz başımıza ne belalar açar bilmiyoruz. Ona rağmen bazen katlanamıyor insan, yüzünü görmeye, sesini duymaya. Evvelden yaptıkların da artık hiç yetmiyor inanır mısın, vadesi geçeli, kredisini yitireli çok olmuş. İnsan artık bi nefes almak istiyor. Neyse.
İşin en güzel kısımlarından biri de sapla samanı ayırabilenler, yeter ki destek olsunlar diyip iti köpeği yanına almayan gerçek vatan evlatlarıdır. Gerçek ter*ristleri bilen, partiyi değil KENDİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUNAN, KENDİ GELECEĞİ İÇİN SAVAŞAN ver gerçekten ülkesi umrunda olan.
Tüm bunlar olurken Nevruz ayağına doğuda kimlerin pankartlarının açıldığını, ne sloganlar atıldığını da es geçmeyelim lütfen. Oraya kolluk kuvveti pek uğramıyor heralde? Ya da üniversitelere ettiği kadar acele edemiyor.
Ee neydi üst başlık? Cetveldeki sakin kayışım. Dönelim o zaman başa, hatta başa değil biraz geçmişe. Size söylemiş, kendime de hatırlatmış olayım. Çünkü şu an beyanlarım dolayısıyla herhangi bir suçluluk hissetmiyorsam, (muhafazakar ailelerde büyüyen çocukların çoğunda vardır, farkında olmasalar da, zamanla geçiyor çok şükür :d) aksine içim rahatlıyosa, bi aidiyet bi kimlik varsa partilerden şahıslardan bağımsız, yalnız bana ait, yalnız beni içeren, yalnız benim süzgeçlerimi ölçüt alan, benim kararlarımdan oluşan ve manipülasyonlara gelmeden, kendini kimseye beğendirme, kabul görme uğraşı olmadan, bu geçmiş sayesindedir. Geçmiş dediğime de bakmayın, son derece yakın geçmiş. Malum yaşımız 50 falan değil sonuçta.
1) dinle siyasetin ayrılmaz ikili olmadıklarını kavrayabilmek, dine aleni veya gizliden düşmanlık edenlerin yanında durmamak nasıl en doğal hakkım ve tercihimse, dine en ufak katkısı olanı veya oluyomuş gibi yapanı sırf bu gerekçeyle veya ötekine karşı çıkıyor diye desteklememenin yine en doğal hakkım ve tercihim olduğunu anlamak
2) açıklamaya gerek bile olmayan üçü bi arada paketi: türkiye'de kadın olmak (sol politikacılarının bu konudaki iki yüzlülüğünün farkındayım ve alayından iğreniyorum, mesele sağın daha bariz sıçıyor olması 🫱🫱)
3) adamın şuursuzluğu, atacak doğru adımının kalmaması, battıkça batması, ona rağmen bırakmayışı, sürekli saçmalayışı, liste uzar gider
4) deprem döneminde beklediğim duruşu bırak, d'sini görememek, aksine sanki yeterince acımız yokmuş gibi onu katlayacak hareketlerde bulunulması
5) belki'lerimin acaba'larımın çoğalması, güvenecek hiçbir dalımın kalmaması, kimi tutsan elinde kalması, çoğu zaman her şeyin yalan, her şeyin kurgu, her şeyin plan, HER ŞEYİN kişisel çıkar için olması gerçeğinin yüzüme defalarca çarpması
6) belli bi zamana kadar solcuların içinden bile en sağ kafalıyı beğenebilmiş, eh işte, o bi parça.. diyen biri olarak şimdi yönünden :D bağımsız ağzından ülke lehine bir şey çıkaranı sempatiyle izleyen birine dönüşmeme sebep olan every. single. fucking. thing.
işte bunlar o geçmişin birkaç maddesi. başka ne var, kendimi bildim bileli ait hissettiğim bazı duygular. ama hem bu yazıya başlayalı iki saat oluyor zamanım yok, hem de o kadar şeffaflığın gereği. biraz özel hayata, kişisel alana giriyor.. belki başka bi zaman kimsenin okumayacağı başka bi yazıda anlatırım..
Velhasılkelam, biraz iç sesimize kulak vermek lazım. Barikatları aşıp sarılan gençler ne hoş, vegan eylemciye badem sütü bulup getirenler ne hoş, düşen kızı tanımadığı birinin kucaklayıp kurtarması ne hoş, Türk bayrakları ne hoş, yaratıcı pankartlar ne hoş, ortada bi ruh görmek ve o ruhun bu sefer çirkinlik değil samimiyet kokması, gerçek bir derdi hedef alması, kişileri açıp amaca doğru bakması ne hoş. Daha varmış ama yetermiş, çok konuşmuşum. İç sesim öyle diyor. Ha bi de her zamanki gibi, komik tweetler ne hoş ewjklwjklejk.
https://x.com/Justinianopol/status/1902821764012429749
https://x.com/nuriyeyksell/status/1902774105738256469
https://x.com/nuriyeyksell/status/1903037682428608889
https://x.com/yildirimdmrci/status/1902987397337407817
https://x.com/pancakeliizard/status/1902982534301925679
https://x.com/resentkobi/status/1902877854347477126
https://x.com/knkazaten/status/1902787407839146311
https://x.com/sadeceruv/status/1902370562355171526
https://x.com/devrmcininbeyni/status/1902678164716831222
https://x.com/buttchinpachi/status/1902405562341405080
https://x.com/zuttirella/status/1902425232264098020
https://x.com/cemilefirdevs/status/1902409445650657415
https://x.com/IbrahimSediyani/status/1902400263341695061